top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıEngelli Hayvanlar

17 Ağustos, asansör ve Bonnie

"Engelli biri depremde ne yapar, yapabilir?" Bonnie’yle yaşamanın bana sorgulattığı, cevabını İstanbul’da bulamadığım soru.


2020 yılının 5 Şubatı’nda Antalya’ya taşındığımda aslında en korktuğum adımı atıyordum: ASANSÖR


Tuttuğumuz ev kocaman, 200 metrekare muhteşem bir çatı dubleksti. Moda’daki pasaj altı ve güneş almayan evden sonra her cephesi güneş alan bir ev, masal gibiydi bizim için. Üstelik dağın dibinde olduğumuzdan, egzost ya da kirlilik olmadan cam da açabiliyorduk. Araba kornası ya da sarhoş kavgaları yerine kuş seslerine uyanıyorduk. Kedilerimiz için de tüm camlarımızı kümes teliyle kapladık.


Çatı katının en büyük artısı benim için, üstümde kat olmamasıydı. Deprem olursa üzerimde kat olmamalıydı. İstanbul’dan çocukları alıp taşınmamın temel sebebi, İstanbul’daki deprem riski, Moda’da üzerimizde 5 kat olması ve genel olarak şehrin depreme hazırlıksız ve dayanıksız olması idi. Engelli hayvanı, hele ki çok sayıda engelli hayvanı, İstanbul gibi bir şehirde kurtarma şansınız, Moda gibi bir yerde, imkânsız. Hurma’daki evi tutma sebebim, burada en azından üzerimizde başka kat olmamasıydı.


AMA en büyük korkum -kapalı alan- vardı: ASANSÖR 4. kattaki evi tutarken evin içinin rahatlığı, aydınlığı ve konforuyla asansör konusuna pek dikkat etmemiş(t)im. Ne zamanki taşındık, yüz yüze geldim 17 Ağustos 1999 sonrası günlük hayatımı etkileyen kapalı alan korkumla. Asansöre binemem, metroya binemem, kapalı hiçbir alana giremem; karavana bile giremedim. Antalya bir tarihî ve doğal yer cenneti, ama mağaranın kapısından öteye gidemem.


Ama Bonnie dışarı çıkmak zorundaydı. 3 bacağıyla, engeliyle her gün her köpek gibi dışarı çıkmak, yürümek, toprağa basmak zorundaydı. Yulaf yürürdü 4 katı da, Bonnie ne inebilir ne de çıkabilirdi. Bir de tekerlekli sandalyesi vardı, onu kullanabilmek için asansöre binecektim, binmek zorundaydım.


Bir gün asansördeki “ACİL” numarasını aradım: “Merhaba. Şu adreste oturuyorum. Evde yaşlı bir hastamız var. Ciddi solunum sıkıntısı var. Asansörde çok kötü oluyor. Bakımlarını düzenli yapıyor musunuz? Bir sorun olursa ne kadar hızlı gelebilirsiniz?”


Adam ne kadar inandı uydurduğum hikâyeye bilmiyorum; “99 depremi sonrası ben asansöre binemiyorum. Köpeğim için binmek zorundayım. Asansör bozulur mu? Bozulursa hemen gelir misiniz?” diyemedim.


Bakımları ayda bir yapılıyormuş ve 11 dakikada gelirlermiş.


Resim: Bonnie, 2019, Moda, İstanbul



Neyse ki hiç gerek kalmadı. 1 sene olmadan ben çocuklarla müstakil eve, kocaman bahçeye, asansörsüz hayata geçtim. Depremi önleyemem ama sorumluluğumdaki hayvanları olabildiğince güvene alabilmek için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum.


Yarın 99 Depremi’nin 23. yıldönümü. Deprem sonrası bölgeye gittiğimizde gördüklerimden çok “koku” kazınmış beynime. 23 yıldır da “deprem” denince aklıma hep o koku gelir. En büyük korkum, depreme İstanbul’da yakalanmak ve çocukların tamamını evden çıkaramamaktı. Engelli hayvan kaçamaz, gidemez, saklanamaz. Kaldı ki Moda gibi bir yerde nereye kaçacak?


Sorumluluğunuzda bir hayvan varsa, hele ki engelli bir hayvan varsa, o hayvan(lar)ın can güvenliğini sağlamak en temel sorumluluğunuz olmalı. Hiçbir yer, muhit, ev bir hayvanın hayatından daha önemli değil.


Resim: Bonnie, 2020, Hurma, Antalya



14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Mama lobisi

Yazı: Blog2_Post
bottom of page