1931 yılından bugüne dünya genelinde kutlanan 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’ne Engelli Hayvanlar olarak bu sene de katılmıyoruz; ayrımcı insan bakış açısı nedeniyle katledilen hayvanların anısına saygıyla bu türcü güne dahil olmuyoruz.
1910 yılında yaşanan Hayırsız Ada Köpek Katliamı’ndan sonra Türkiye tarihindeki en büyük, belki Hayırsız Ada Katliamı’ndan bile daha büyük, köpek katliamını yaşadık, yaşıyoruz #14Ocak2022’den bu yana. İnsanların bilinçsizliği, cehaleti ve en büyük etken ailelerin sorumsuzluğu nedeniyle yüzlerce, binlerce köpek “çocukları koruma” bahanesiyle katledildi. O kadar ki 2 yaşında bebeği sorumsuzca tek başına bırakan ailenin hatasının bedelini bile köpekler ödedi. Yetmedi; yalan haberlerle yurtdışında sayısız kampanyalarla paralar toplandı devletin tedavisini karşıladığı sözde-mağdurlar için. Toplanan köpekler ise ya barınaklarda birbirlerini parçalayarak öldüler ya zehirlendirler ya da tek lokma yemek ya da su bulamayacakları ıssız yerlere atıldılar. İroniktir ki (!), çocukları koruma adına gözünü kırpmadan köpekleri katleden kişiler, hatta aileler bile çocuk tecavüzlerine ses çıkarmadılar, çıkarmıyorlar.
“Hayvan refahı” insanların kendi keyif ve çıkarları için hayvanları sömürmek adına uydurdukları bir kavramdır. Hayvanın özgürlüğü ya da yaşam hakkını düşünmez ya da savunmaz; tam tersine bir hayvanın insanın işine yarabileceği süre ve şekilleri en üst düzeye taşımak için hayvanın “iyi” olmasını sağlar. Hayvan iyi olmalıdır ki insana en üst seviyede hizmet edebilmeli ve insan o hayvandan maksimum çıkarı, kazancı sağlayabilsin. Faytoncu atına atın iyiliği, sağlığı için değil; at faytonu çekebilsin diye bakar. Bu noktada bir canlı, bir birey olan atın, bir taksicinin aracından farkı yoktur. İkisi de insanın kazancına hizmet eder. Nasıl ki taksici aracının bakımlarını yapmak zorundaysa işi için, faytoncu da aynı mantıkla ata bakmak zorundadır. Hayvan refahı, duygusuz bir sömürü, çıkar sistemidir.
Engelli Hayvanlar olarak hayvanların yaşam haklarını kedi-köpeğe indirgeyen, tamamen insan merkezli ve çıkar odaklı olan 4 Ekim –sözde- Hayvanları Koruma Günü’nü kutlamıyor, bu gün ve zihniyete katılmıyoruz.
Ne köpekler tür olarak kendi içlerinde ayrımcılığa uğrayabilir ne de hayvanlar kendi aralarında türlerine göre sömürülebilir ya da “evcil” olarak sınıflandırılabilir. Bu türcü ayrımcılık o kadar barizdir ki, her 4 Ekim öncesi kedi ve köpek mamalarına zam gelir; sonrasında “4 Ekim haftası mamalarda indirim!” kampanyaları başlar. Kazanan her zaman insandır, paradır. Hiçbir kurum, marka ya da şirket yoktur ki “Bu sene 4 Ekim’de sokak hayvanları için şu kadar paket mama ücretsiz!” desin. Paradır çarkı döndüren.
Hiçbir 4 Ekim’de kedi-köpek dışı hayvanlar için bir kampanya düzenlenmez. Zihniyetin türcülüğü, çıkar odaklı işleyişi burada da net bir şekilde bellidir.