top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıEngelli Hayvanlar

Ayna: Ben yapmıyorum, sen de yapma! Beni kötü gösteriyorsun!

Güncelleme tarihi: 2 Kas 2023

Bonnie’yle yaşamaya başladığımızda, yıl 2010, çok gezerdik. 3-bacaklı da olsa her köpek gezmek, oynamak, dışarı çıkmak ister. Köpeğin doğasıdır bu, özgürdür köpek ruhunda.


Ağız torba değil ki büzesin; biz keyifle gezerken çok laf yedik, daha doğrusu ben yedim: Ne vicdansızlığım kaldı ne kötülüğüm. Sebebi, 3-bacaklı bir köpeği dışarı çıkarmış olmam. Evet, Bonnie her zaman daha çabuk yoruldu bacağı eksik olmayan arkadaşlarından. Ama hiçbir zaman keyfinden, mutluluğundan bir eksiği olmadı. Yorulduğunda oturduk, bekledik. Dinlenince devam ettik. Moda’daki ilk evimizi satma nedenim de, o apartmanda asansör olmaması ve Bonnie’nin zaman içinde 4 kat çıkarken zorlanacak olmasaydı. Balkondan seyrettiğimiz Ayasofya bir yere gitmiyordu ama 4 kat Bonnie için her yaz daha zor oluyordu. Sattık ve Bonnie’nin girip çıkmasına uygun, asansörlü bir daire aldık.


Bonnie ile gezerken yediğim laflardan fark ettim ki insanların derdi aslında köpekle ya da benimle değil; onlar bizim onlara tuttuğumuz aynadan rahatsız. 3-bacaklı bir köpeği keyifle oynarken gördüklerinde birçok insan kontrolsüz bir şekilde aslında kendinin de ihtiyacı olan hayvanlar için (ya da insanlar için) bir şeyler yapabileceğini ama yapmadığını fark ediyor. Ve bu yüzleşme pek hoş olmuyor. 2016 yılındaydı sanırım, Bonnie’ye tekerlekli sandalyesini aldım. O zamanki tepkiler daha da arttı; “İhtiyacı olan onca insan varken neden köpeğe bu kadar bakıyorsun?”lar başladı. “Ben bunu, bu kadarını yapabiliyorum, siz de yürüyemeyen bir insana tekerlekli sandalye alın, hepimiz bir ihtiyacın ucundan tutalım” dediğimde sessizce bitiyordu tartışma başlamadan.



Bugün Engelli Hayvanlar hayalimden öte iyi bir noktada. Evrim’le tanışmam bizim için bir dönüm noktası oldu, zira bu kadar yıldır bir köpekle onun gibi anlaşan kimseyi tanımadım. Hem anlaşıyor hem kendini dinletiyor. Dernek büyüdükçe etraftan akıl vermeler de arttı: “Kendinize zaman ayırın, çok hayvan oldu, çok yoruluyorsunuz, 14 Ocak’ı çok taktın sen, yapabileceğiniz bu kadar” vs.


“İnsanlar aynada gördüklerinden o kadar rahatsız oluyorlar ki demek ki” diyorum, iki yetişkin olarak bizlerin -hayvanlarımızın yanında- bunları da düşünebileceğimizi, düşündüğümüzü fark etmiyorlar. Bizi yoran asla hayvanlar olmuyor, ama insanların bencilce müdahalesinden bıktık. Evinde tek bir hayvanı olmayan, hayatı boyunca tek bir hayvan sorumluluğu almayan kişi, sokakta iki kedi besledi diye hayvanlarla yaşamakla ilgili akıl veriyor. Bir de engelli hayvanla! “Bu ne cüret!” diyorum çoğu zaman içimden.


İstanbul’dan Antalya’ya her şeyden önce hayvanlarım şehirden, dört duvar arasından kurtulsun diye, ikinci olarak da İstanbul’daki deprem riski nedeniyle taşındım; zira bu kadar kör, felç vd engelli hayvanı hiçbir durumda kurtaramam orada. “Aç camı çıksınlar” diyor kimileri; kör kedi nereye çıkacak? Felç nereye, nasıl kaçacak? Diyelim ki çıktı, nereye gidecek? Karşı kaldırıma mı? Hayvanın saklanabileceği yer mi kaldı şehirde?


Aynada gördüğünüzden hoşlanmıyorsanız, zerre tecrübeniz olmayan konularda fikir vermek yerine, önce kendinize bir sorun: Neden rahatsızsınız? Bu konuda konuşacak, akıl verecek bilginiz, tecrübeniz var mı? Yoksa susmak, en azından saygıdandır.


Aşina olmadığınız, içinde yaşamadığınız bir hayatı anlamanız gerekmiyor; ama saygı duymak zorundasınız.

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Mama lobisi

Yazı: Blog2_Post
bottom of page