top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıEngelli Hayvanlar

Benimle olduğun her ana teşekkür ederim - Bonnie

"Senin kalbin durup benimki atmaya devam ettiği andakinden daha büyük bir acı hiç yaşamadım."*


Bu yazıyı paylaştığımda Bonnie gideli tam 1 hafta olmuş olacak. 1 hafta. 7 gün. Hani denizde-gemide uzun süre kalırsınız, sonra karaya inince dengenizi sağlayamazsınız kısa bir anlığına. İşte o anlar gibi bir hafta. Yürüyorum, yiyorum, uyuyorum, konuşuyorum, bir şeyler yapıyorum ama hiçbiri net değil.


Dün burada çok gök gürledi. “Bonnie bu kez korkmuyordur gök gürültüsünden” dedim. Garip bir huzur hissi geldi. Gittiğine sevinmem mümkün değil, ama sanki “O artık iyi” hissi geldi bir an. “Artık korkudan titremiyor, saklanmıyor” dedim. Otoyol kenarında bulunmuştu Bonnie henüz 5-6 aylık bir bebekken. Araba çarpmış ve ön bacağını onulmaz şekilde parçalamıştı. O zamanların korkusu kaldı, Bonnie hem gök gürültüsünden hem büyük ve sesli araçlardan hep çok korktu.


Bonnie ve beni tanımayanlar için belki “aşırı bir sevgi” benimki. Değil aslında. Bir vefa, bir teşekkür, bir minnet.


Benim Bonnie’den önceki hayatım bağımlılık, terapiler, günde 10+ hapı bulan reçeteli-reçetesiz ilaç kullanımları, akıl hastaneleri, deli gömlekleri, tecritler ve elektroşoklarla dolu. Bu yazdıklarımın hepsini yaşadım ben. Öyle anlar oldu ki yaşamak istemedim, nefes almak istemedim. Bitsin istedim. Gittiğim 12. doktor olan alkol ve madde bağımlılığı uzmanı doktorum ve Bonnie olmasaydı, bugün burada olur muydum, emin değilim. Sadece o ikisi bana inandılar.


Bana çok soran oldu “Neden engelli hayvanlar?” diye.


Engelli hayvanlar çünkü istenmemek nasıl bir his ben çok iyi biliyorum. Engelli hayvanları da kimse istemez. Herkes sever, onlar için üzülür, hakkında konuşur ama kimse onlar için elini taşın altına koymak istemez. Kimse onlarla yaşamak istemez. Kimse onları evinde istemez. Kimse onları seçmez. Seçilmedikleri için seçme şansları da yoktur. Söz hakları yoktur.



Benim Bonnie’den önceki hayatım da büyük oranda böyleydi. Evden çıkmazdım. Haftalarca. Doktor randevuları, terapiler, Lape yatışları, ilaçlar, ilaçlar nedeniyle gözümü açamadığım, kafamı kaldıramadığım günler, haftalar ve bir kadın (!) olarak ilaçların yan etkisiyle aldığım kilolar, her an “Çok kilo aldın, bunu giyme, onu yeme” uyarılarının 20 yıl sonra bile iliklerime kadar hissettiğim baskısı.


Ve tabii alkolün, bağımlılığın beyne verdiği zarar: Nöbetler ve 26 yaşında siroz başlangıcı.


Ne ilaçlar ne terapiler ne Lape beni yaşamda tutmaya yetmedi. Çok kez ölmeyi istedim.

Bonnie gelene kadar. O gelince bütün bu karanlık gitti. Tekrar nefes almaya başladım. Bir anlamda tasmanın ucu bende olsa da, yolu çizen o oldu. Hiçkimsenin bana inanmadığı bir dönemde, o yanımda kaldı. Birinin beni “seçtiğini” hissettim. Herkesin “Nasıl olsa yine çuvallayacak” dediği zorunlu ilişkiler ağında (aile-akrabalar), o bana “Çuvallarsan çuvalla, birlikte kalkarız, devam ederiz” dedi. Hep bildim ki Bonnie varsa yanımda, bir şekilde yolumu bulurum ben.



Bonnie geldiğinde ön bacağı yeni kesilmişti, dikişleri duruyordu. Yürüyebilse de merdiven inip çıkamıyordu, düşüyordu. Düzgün yürümeyi de, merdiven inip çıkmayı da biz birlikte öğrendik onunla. Düşsek de kalktık.


Bonnie eksik değil, farklıydı. Kendi hayatımda bana “eksik” ya da “yanlış” olarak belletilen birçok şeyin aslında ben olduğumu, benim olduğunu öğretendir Bonnie. Ailede alkol sorunu olan tek ben değildim, ama alkol sorunu “sorun” olan tek bendim. Bu yanlışı düzeltmek için önce yanlışın benim olduğunu kabul etmem gerekiyordu. Hayat benimse, doğrusu da yanlışı da benimdi.


Yanlışı doğruya çevirmeyi Bonnie’den sonra, bana verdiği güçle öğrendim ben. Mükemmel değildim ama bu beni kötü ya da yanlış yapmıyordu. Her zaman hayatımı düzeltebilirdim. 30 yaşında yoktum hayatımı gerçek anlamda altını üstüne getirdim. Altı üstünden çok daha iyi çıktı. Başardım. Tüm o karanlığı geride bıraktım. İlaçlar, terapiler, teşhisler hepsi geride kaldı. Bugün Engelli Hayvanlar’la birlikte buradayım.



Bonnie’yle yaşamaya başladıktan sonra ilk olarak Moda’daki ilk evimizi sattık. “Bir köpek için ev mi satılır?”lara cevap olarak Ayasofya manzaralı evimizi sattık. Çünkü ev 4. kattaydı, asansör yoktu. Bonnie 3-bacaklıydı, çabuk yoruluyordu. Ve Ayasofya da bir yere gitmiyordu 😊


Sonra şimdi satmaya çalıştığımız evimize taşındık: 1. kat, asansör var.

Bonnie 7 yaşındayken ona tekerlekli sandalyesini aldık. “Tekerlekli sandalye” birçokları için kötüdür, eksiktir, engeldir yaptığı çağrışım açısından. Bizim içinse özgürlük demekti. Rengarenk boyadık sandalyemizi ve gezdik gezebildiğimiz kadar. Vapurla Adalar’dan Şile’ye, Karaköy’den Kızıltoprak’a kadar yürüyebildiğimiz, gidebildiğimiz her yere gittik birlikte.


Nasıl bakarsak, öyle görürüz.


Bonnie bana tam olarak bunu öğretti. Elimde olmayana ağlamanın bir anlamı yoktu. Engelleri engel yapmanın bir anlamı yoktu. Engellerimizi farklılığımız yaptık biz. Elimizde ne varsa en iyisini yaptık. Parayla yerine koyabileceğimiz hiçbir şey için üzülmedik. Para bugün yoksa yarın bulunurdu. Ama bizim, şimdimizin, huzurumuzun, işte onların telafisi yoktu.



99 depremi sonrası fark ettiğim ilk şey olası İstanbul depreminde evdeki hiçbir hayvanı kurtaramayacak olduğumdu. Bonnie dahil, hayvanlarımın tamamına yakını engelliydi. Kaçamazlardı. Kaçamazdık. Kaçsak nereye gidecektik?


Bonnie’ye söz verdim o zaman: Köye taşınacaktık. Artık tasmayla asfaltta toprak kırıntısı aramayacaktık. Özgürce istediği gibi gezecekti. Suyu çok sever Bonnie; suyu olacaktı istediği zaman girebileceği, oynayabileceği.


Antalya’ya taşındık. Önce bahçesinde 32 meyve ağacı olan ilk müstakil evimize taşındık. Sonra da şimdiki masal gibi köy evimize geldik. Burayı ilk görmeye de Bonnie’yle gelmiştik. “Bonnie tamamsa, tamamdır” derdim ben. Buraya ilk geldiğindeki mutluluğu, bahçede keyifle gezmesini görünce “Tamam” demiştik, “yerimiz burası”.


Bugün geriye baktığımda Bonnie’ye dair hep “iyi ki”lerim var. “Keşke”lerimiz kalmamış pek, hepsini yapmışız. Dolu dolu geçirmişiz 13 yılı birlikte.


En önemlisi, ona verdiğim sözü tutup onu köye getirdiğim için, son 1,5 senesini burada geçirdiği için çok huzurluyum.



Hayattayken o kadar çok insana, yaşama dokunmuş ki Bonnie. Şimdi de biliyorum ki şimdi gitti yerde bana dokunduğu gibi başkalarının farkında dahi olmadıkları yaralarına dokunuyor, onları iyi ediyor.


Bonnie bana 80’e yakını engelli, 30’a yakını 14 Ocak kanlı yasasından kurtarılmış, 100+ hayvana ev olan Engelli Hayvanlar’ı bıraktı. Bugün burada kurtarılmış olan, hayatını bizimle devam ettiren her hayvanda Bonnie’nin emeği, öğretisi var. Bonnie’nin öğrettiği yolda engellere takılmadan ona layık şekilde devam edeceğim.


Hayat arkadaşım, yol arkadaşım, en yakın dostum, öğretmenim, sırdaşım, aldığım nefesim, benimle olduğun her an için teşekkür ederim.



*"I have felt no greater pain. Than the moment your heart stopped beating and mine carried on." Bonnie’yle aynı gün 15 yaşında köpeğini kaybeden birinin paylaşımından alıntı.




























47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Mama lobisi

Yazı: Blog2_Post
bottom of page